Haber

Devlet Bahçeli: “Tutuklu Can Atalay Hakkında Kararın Derhal TBMM’de Okunmasını İstiyoruz”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’deki grup toplantısında; “Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasının hiçbir gerekçesi olmadığını söyleyen Sayın Zühtü Bey’e sormak isterim, siz ve sizin gibi düşünen diğer mahkeme üyeleri şehitlerimizin kanının akıtılmasının sebebini açıklamaya cesaretiniz var mı?” ve ağlayan analarımızın gözyaşları? Siz yanlış mahkeme kararından endişe ediyorsunuz, aziz vatanımızı koruyan biziz. “Başımız dertte. Siz ve sizin gibiler PKK hukukunun kafesindesiniz, biz Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık ve bağımsızlık hukukunun peşindeyiz. Yani gördüğünüz gibi geceyle gündüz kadar farklıyız. Tutuklu Can Atalay’a ilişkin kararın derhal TBMM’de okunmasını istiyoruz” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin bugün TBMM’deki küme toplantısında konuştu. Bahçeli gündemi değerlendirerek şunları söyledi:

“14. OLAĞAN BÜYÜK KONGREMİZ HUZURLU BİR TÜRKİYE’NİN ANAHTARIDIR”

“2024 yılının tamamına baktığımızda bizi bekleyen iki önemli siyasi dönüm noktası var ve bunlar hem partimiz hem de ülkemiz açısından ciddi gelişmelere sahne olacak. İlk dönüm noktamız, yapmayı planladığımız 14. Olağan Büyük Kongremizdir. 17 Mart 2024’te demokratik bir bayram atmosferinde gerçekleştireceğiz. 14. Olağan Büyük Kongremiz, yeni yüzyılın bilincini taşıyacak, yenilenen kadro ve yüksek hedeflerin belirlenmesinde stratejik rol oynayacaktır.

“TERÖR VE BÖLÜM MAĞDURU MİLLETİMİZİN GÜÇLÜ İDDİASI, İSTİHDAM CHP’Yİ SORUMLU TUTMAK İÇİN YETERLİDİR”

2024 yılında bizi bekleyen ikinci siyasi dönüm noktası ise 31 Mart Yerel Yönetim Seçimleridir. Bugüne kadar 165 belediye başkan adayını belirledik ve açıkladık. Üzerinde çalıştığımız diğer adayları da aynı şekilde ve kademeli olarak kamuoyunun bilgisine sunmayı planlıyoruz. Ayrıca diğer partiler de belediye başkan adaylarını açıklıyor. CHP’de işler çok zorlaştı, belediye başkan adaylarının seçiminde yaşanan kriz ve kafa karışıklığı önlenemez bir şekilde gün yüzüne çıktı. İçeriden DEM’in desteklediği, dışarıdan yemlenen CHP yönetimi akli, fikri ve siyasi yetilerini kaybetmediği gibi yönünü de tamamen kaybetmiştir. 1984 yılından bu yana terörle mücadelede çok sayıda şehit ve gazi şehit olmuştur. Terörün ve bölücülüğün kurbanı olan milletimizin güçlü iradesi, DEM’li CHP’den hesap sormaya yeterlidir.

“DEM’D CHP’NİN DEMOKRATİK TOPARLANMASI, EĞİTİMİ VE TEMSİL ZAMANI GELDİ, O ZAMAN 31 MART”

40 yıllık süreçte hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımızın yanı sıra; Askerlerimizin, polislerimizin, korucularımızın, gazilerimizin saygın aileleri, yakınları ve sevdiklerinin oy gücünün, bugün CHP’nin alacağı oy sayısından çok daha yüksek olması gerekir. Doğal ve gerçek olan budur. DEM olan CHP’nin oyları ile bedelini ödeyen, acı çeken, gözyaşı döken, şehit tabutlarını kaldıran millet evlatlarının oyları arasında büyük bir fark olmalı. Bu farklılık gerçekleşmezse son kırk yıla damgasını vuran terör zulmü nereye yerleşecek, bölücü ihanet milli iradeyi nasıl sindirecek? DEM’li CHP’nin demokratik ıslahat, disiplin ve cezalandırma zamanı gelmiştir, o zaman 31 Mart’tır. Bu aşamada çatışma içinde olan, kendi içinde kutuplaşmış, iflas etmiş bir siyasi partiyi ortadan kaldırmak artık demokrasinin bir onuru olmuştur. kendisini yerel yönetimlerden ve bağlı olduğu belediyelerden ihraç etmek. Merkezi yönetime doğrudan uyumlu yerel yönetimlerin tecelli etmesi, Türk ve Türk Asrının hedeflerine, milletimizin refah, memnuniyet ve güven beklentisine doğrudan hizmettir. Bizler Cumhur İttifakı olarak bu kutlu hizmete talibiz, tüm varlığımızla, tüm imkanlarımızla hizmete hazırız.

LİVANELİ SOYADINA SAHİP BİR KİŞİ, DEĞERLİ AKLININ YERİNDE HİZMET EDEN KİR VE PAS’I GENİŞ BİR DİLLE ANLATMIŞTIR.

Geçen hafta bir televizyon kanalında yayınlanan ve bir derginin düzenlediği ‘Cumhuriyet’in Aydınlık Yüzleri’ ödül töreninde konuşan, Türkiye’ye yabancı gözüyle bakan Livaneli soyadlı kişi, Türkiye’deki pislikleri kaba bir dille ortaya koydu. değersiz zihninin dibine yerleşti. Peki 31 Mart seçimlerinde ‘Ya gerici ordular, avcı taburları ya da hareket ordusu kazanacak.’ Bildiğimiz ve takip ettiğimiz kadarıyla Türkiye’de gerici bir ordu değil, düşmana baskı yapan kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri vardır. Yine avcı taburları diye bir şeyi gören, duyan, şahit olan da yok.

İşin özü, Livaneli’nin tarihi çarpıtmasını, milli iradeye layık gördüğü alçak iftirasını gülümseyerek, hatta keyifle dinleyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’ndan tek bir itiraz gelmemesi. Çünkü birini al diğerine vur. Çünkü bunlar Türkiye’ye karşı birleşen, millete en ağır hakaretleri gerekli gören, sandık ve demokrasiyi küçümseyen ergen yobaz zihniyetlerdir. Yerel yönetimler ölçeğinde kibirli ve küçültülmüş siyasi zihniyetlerden kurtuluş 31 Mart’ta gerçekleşecektir. 31 Mart’ta İstanbul bu arzusuna ulaşacak ve avcı taburları yanılsamasını toplumsal yapıya aşılamak isteyen gerçek gerici ve kör yobazlık gerçekleşecektir. mağlup olmak ve utanmak. İstanbullu kardeşlerimin, mevsimlik belediye başkanı olan, boş zamanlarında belediyeyi ziyaret eden, bunun dışında çevrilmemiş taş bırakmayan ve siyasetin ayak işleriyle meşgul olan birine yapacağı son şey, ona bir muhtıra verip göndermek olacaktır. Kendisi Saraçhane’den. Bundan sonra nereye gidiyorsa oraya gitmeli ve bir daha İstanbul’un yıllarını çalmaya cesaret etmemelidir. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Aydın, Antalya, Mersin, Muğla, Hatay, Eskisehir, Tekirdağ, Diyarbakir, Mardin Van ve Van’ın kötü ve umutsuz talihleri, milletin aziz ve saygın iradesiyle değiştirilecek, güvenilen kişilere teslim edilecektir. MHP olarak mevcut belediye başkanı sayımızı artırmak, Cumhur İttifakı’nın mutlak ve ezici başarıya ulaşması için insanüstü bir gayretle çalışmak bizim öncelikli misyonumuz ve sorumluluğumuzdur. Misyonumuzdan kaçmayacağız, hedeflerimizden sapmayacağız. Umutları tazeleyeceğiz, verimli belediyeciliğin müjdesini vereceğiz ve Cumhur İttifakı’nın ortak iradesiyle yerel yönetimlerdeki ölü toprağı temizleyerek son beş yıllık fetret dönemini sona erdireceğiz.

7 EKİM 2023 TARİHİNDE BAŞLAYAN İSRAİL SALDIRILARIYLA EŞ ZAMANLI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TERÖR KARTI DEVREYE ALINDI VE O GÜNDEN BERİ 31 ÜLKEN ÇOCUĞU ŞEHİT OLDU.

ABD sözde müttefik ülkedir. Ancak son 74 yılda neredeyse Türkiye’ye karşı yapmadığı hiçbir kötülük, oynamadığı hiçbir oyun, planlamadığı bir saldırı, yaymadığı hiçbir fitne olmadı. Bugün ABD’yi sorgulamak bir anlamda terörü sorgulamak anlamına geliyor. Bugün ABD’yi sorgulamak, darbelerin tarihiyle yüzleşmek anlamına geliyor. Ekonomik krizlerin dibine bakın, karşılaşacağınız düşmanlık ortadadır. Komşu ülkelerdeki terör saldırılarının, bölgesel gerginliklerin, iç karışıklıkların ve kaosun arkasına bakın, aynı salgın yeniden ortaya çıkacaktır. FETÖ’nün, DEAŞ’ın, PKK’nın, YPG’nin sahiplerinin, devşirilen siyasetçilerin, isimsiz sivil toplum kuruluşlarının sahiplerinin Brüksel-Washington hattında olduğunu açıkça söylüyorum. Yeter diyoruz, yeter diyoruz, gözümüzün içine bakıp sırtımızdan bıçaklanmaya sabrımızın, tahammülümüzün olmadığını tüm dünyaya haykırıyoruz. Türk milleti ve Türkiye yeniden diriliş ve yükseliş dönemine girerken, milli birlik ve kardeşlik duygusu güçlendikçe ya bir terör saldırısı ya da yaptırım tehdidi ufukta beliriyor. İsrail’in Gazze’deki soykırımına karşı insanlığın yanında yer alan Türkiye’ye yanıt terör kanalıyla veriliyor. Dikkat edin, 7 Ekim 2023’te başlayan İsrail baskınlarıyla eş zamanlı olarak Türkiye’ye yönelik terör kartı devreye sokulmuş ve o tarihten bu yana 31 vatan evladı şehit olmuştur.

“SEDYATİF TERÖR KÜRT KÖKENLİ KARDEŞLERİMİN KANINI DÖKTÜ”

40 yıldır kanlı eylemleriyle ülkemizin ana gündemi haline gelen PKK terörü bir sonuç değil araçtır; Bunun bir amaç değil, bir araç olduğu bilinmektedir. PKK’nın kuruluşunun ilk yıllarından itibaren, Türkiye üzerinde hırsı olan her devletin kullandığı, uluslararası ve hatta ulusötesi baskı ve pazarlık aracı olarak şiddete ve teröre başvurduğu açıktır. Milletin varlığını tehdit eden PKK terörüyle mücadele ve teröristlerin yok edilmesi yıllardır en üst düzeyde ve büyük fedakarlıklarla sürdürülmektedir. Bu uğurda çok sayıda şehit verildi, çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetti, yaralandı. Terör örgütünün 2002 yılında benimsediği siyasallaşma stratejisinde ‘Kürt kimliğinin tanınması kapsamında yerel dilin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması’ birinci öncelikli hedef olarak ortaya konmuştu. Ancak Kürt kökenli kardeşlerimin terör örgütüyle en ufak bir bağlantısı ve ilişkisi yoktu, tam tersine bölücü terör en çok Kürt kökenli kardeşlerimin kanını döktü. Ülkemiz onlarca yıldır başka alanlara ayrılması gereken mali kaynaklarının büyük bir kısmını haklı olarak terörle mücadeleye ayırmıştır. Yıllardır süren bu eylemlerin ardındaki stratejik nedenler, küresel aktörler, yerel işbirlikçiler, tarihsel kökenler ve emeller dikkate alınmadan yapılan analizlerin hiçbir zaman doğru olmayacağına inanıyorum. Bu yönüyle PKK terörü silahsız bölücülükten ibarettir; Bölgemizdeki bölücü faaliyetleri küresel projelerden bağımsız düşünmek, birbirlerinden kaynaklandığını görmeden tek tek ele almak hepimizi yanlış çıkarımlara, yanlış sebeplere sürükleyecektir.

“HİÇBİR TERÖRİST VEYA DESTEKÇİSİ DAĞLARDA, YOLLARDA, OVALARDA, BELEDİYELERDE, ŞEHİRLERDE VEYA TBMM’DE BARINAMAZ.”

Artık ABD’nin PKK/YPG ile olan ilgisi ve temasından saklanacak hiçbir şey kalmadı. Üstelik devletimizin arşivleri, PKK ile Avrupa ve PKK ile ABD arasındaki ilişkileri doğrulayacak, doğrulayacak bilgi ve belgelerle doludur. Türkiye, kuşkusuz bu alçak çıkarları görmezden gelmeyecek ve sözde dost dediği müttefiklerin içeride baltalanmasına seyirci kalmayacaktır. MHP, milletimizin huzur ve güvenliğine musallat olan PKK terör örgütüne karşı mücadeleyi her zaman etkili ve anlaşılır yöntemlerle savunmuştur. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne inancımız ve güvenimiz tamdır. Dağlarda, yamaçlarda, sınır hattında mücadele ettiğimiz hainlerin siyasi cephesi olan DEM’lilerin TBMM’deki varlığının bir adalet ve hukuk ucubesi olduğu bilinmelidir. siyasetin ve demokrasinin utancıdır. Aynı şekilde hiçbir terörist ve destekçisi dağlara, yamaçlara, ovalara, belediyelere, şehirlere veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sığınmamalı, tutunmamalıdır. Cumhurbaşkanımızın başkanlığında gerçekleştirilen güvenlik toplantısında alınan kararları desteklerken, bu ülkeyle koordineli olarak Irak’ın kuzeyindeki dağlık bölgeyi kapsayacak ‘Türkiye’nin Güvenliği ve Güvenliği’ projesine de destek veriyoruz. Karşılıklı anlaşmayla süresi belirlenmiş ve derinliği 60 kilometreye varan buradan Hatay’a kadar uzanan bir proje. ‘Gelecek İçin Barış Hattı’ kurulmalı, bu sınırdan içeriye sinek dahi sokulmamalı. PKK’nın siyasi cephe örgütü olarak faaliyet gösteren sözde siyasi partinin yöneticileri ve milletvekilleri, devlete meydan okumanın ve PKK’ya yardım ve yataklık etme suçunu işlemenin en ağır bedelini ödemek zorundadır.

MAHKUM CAN ATALAY HAKKINDA KARARIN DERHAL TBMM’DE OKUNMASINI İSTİYORUZ.”

Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasının doğru olmadığını söyleyen Sayın Zühtü Bey’e sormak isterim, siz ve sizin gibi düşünen diğer mahkeme üyeleri şehitlerimizin dökülen kanlarının ilişkisini açıklamaya cesaretiniz var mı? ve ağlayan annelerimizin gözyaşları? Siz yanlış mahkeme kararı nedeniyle kaygılanıyorsunuz, biz de aziz ülkemiz için kaygılanıyoruz. Siz ve sizin gibiler PKK hukukunun kafesindesiniz, biz Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık ve bağımsızlık hukukunun peşindeyiz. Yani gördüğünüz gibi geceyle gündüz kadar farklıyız. Tutuklu Can Atalay hakkındaki kararın derhal TBMM’de okunmasını istiyoruz. Şunun altını çiziyor ve açıklıyorum; önümüzdeki yeni süreç sonucunda; Bölücülükle mücadeleye yönelik ayrıntılı bir strateji hazırlanmalı ve titizlikle uygulanmalıdır. Türkiye’nin güvenliğini, milli birlik ve bütünlüğünü hedef alan düşmanlık cephesinin uygulamaya çalıştığı alçak senaryo karşısında Türkiye’nin pasif kalması düşünülemez. Milletimiz, geleceğimizi tehdit etmek isteyen iç ve dış merkezli şer ittifaklarına, ihanet merkezlerine hak ettiği cevabı verme zamanının geldiğine inanmaktadır. Şunu bilmeliyiz ki bu cennet vatan hepimizindir. Türkiye’mizin kaos ortamına sürüklenmemesi, kaderin birer parçası olarak hepimiz için tarihi bir görevdir.

MİLLET İTTİFAKI TERÖRÜ BİTİRMEYE YEMİNLİDİR. “CUMHURİYET İTTİFAKI İÇ VE DIŞ İŞGAL CEPHESİNE DİRENMEYE KARARLIDIR”

MHP, toplumun tüm kesimlerini çok dikkatli olmaya ve milli hassasiyetlerimizi düşünmeye davet ediyor. Gelişmeler ne şekilde olursa olsun unutulmamalıdır ki; Hiçbir hain Türkiye Cumhuriyeti’ni bölemez, ortak değerlere dayanan milli birliğimizi yok edemeyecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu vesileyle MHP’nin kararlılığını bir kez daha vurgulamak isterim: Verecek toprağımız yok, çizecek sınırımız yok, kaybedecek insanımız yok, terk edecek ilimiz yok. Türkiye’yi bölmeye yönelik etnik provokasyonları utanmadan sürdürmeye kalkışanlar, Türkiye’yi etnik farklılıklara dayalı bir ayrışma, parçalanma ve çatışma süreciyle karşı karşıya bırakanlar, tarihi bir hata yapacak ve ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacaklardır. PKK’nın yardakçı gruplarının devlete, Anayasa’ya, yasalara meydan okuyarak gerçekleştirdiği provokasyonların hukuk düzeni içinde karşılık bulması artık acil bir mesele olarak önümüzdedir. Bugün teröristler sadece dağlarda aranmamalı. Sözcüleri ve temsilcileri aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmişler ve devletin onlara karşı hukuk sınırları içerisinde onurlu davranması gerekiyor. Anayasamızın değişmez kararlarında ifadesini bulan, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve üniter yapısı açısından açıkça sıra dışı olan ayrılıkçı emeller, fani bedenlerimizi ayaklar altına almadan sonuç alamaz. Cumhur İttifakı terörü bitirmeye yemin etmiştir. “Cumhur İttifakı iç ve dış işgal cephesine karşı direnme kararlılığındadır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu